Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu


Kitap Adı: Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Yazar: Stefan Zweig
Yayınevi:  İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 62

Arka Kapak;

Stefan Zweig Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu (Brief einer Unbekannten) adlı uzun öyküsünü 1920'li yılların ilk yarısında kaleme aldı. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nun kadın kahramanını sadece uzun bir mektubun yazarı olarak tanıyoruz. Kadının hayatı boyunca sevmiş olduğu erkek için kaleme aldığı bu mektubun "gönderen"inin adı yoktur. Mektubun başında tek bir hitap vardır: "Sana, beni asla tanımamış olan sana". Kadın büyük tutkusunu hep bir "bilinmeyen" olarak, yani tek başına yaşamaya razıdır, bu aşk öyküsünde "taraflar" değil, sadece tek bir "taraf" vardır. Böylesine, gerçek anlamda aşk denilebilir mi? Zweig okurunu, bir kez daha, insan psikolojisinde eşine pek rastlanmayan bir yolculuğa davet ediyor. Bu yeni yolculuğun sonunda "mutlak aşk" kavramının şimdiye kadar bilinmeyen kıyılarına varmayı amaçlamış olması da bir ihtimal!

Kitap Hakkındaki Yorumum;


Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu #kitapyorumu
İşte bu... Kesinlikle harikulade. Beğenmek ne kelime bayıldım. Başucu kitabım artık. Bu kitabı her okuduğumda farklı duygular hissedebilirim. Bazen gülerim bazen göz yaşı akıtabilirim. Muhteşem😍😊Sanırım kitabı yorumlamak epeyce zor olacak benim için.
Yazar bir anda olaya dalıyor. R. Bey bir yazar ve bir gün ona kalınca bir mektup geliyor. Mektubu açtığında " Sana, beni asla tanımamış olan sana" girişin mükemmelliği. Ve bilinmeyen bir kadın. Gerçek bir aşk. Kadın geçmişinden başlayarak tek sevdiği erkeğe yazıyor bu mektubu, R.'ye. Kadın hiçbir karşılık beklemeden en toy zamanlarından başlayarak hissettiği derin aşkı kaleme alıyor. Aslında bir veda mektubu bu. R. Mektubu okudukça bir kaç gerçeğin yakıcılığı ile karşılaşıyor ve beyaz güllerin gerçeğiyle. Anımsamadığı belki de hiç hatırlamadığı isimsiz bir kadın, o. Kadın'ın genç kızlık zamanlarına bayıldım. Sevgi işte.Bu kitap çok güzel. Mutlaka okunmalı. Net. 
"O andan başlayarak seni sevdim. Biliyorum, kadınlar bu kelimeyi sana, senin gibi hep şımartılan bir erkeğe çok sık söylemişlerdir. Fakat inan bana , seni kimse o kız kadar, yani benim kadar, olduğum ve senin için hep öyle kalan ben kadar köle gibi ve bir köpeğin sadakatiyle kendini adayarak sevmedi, çünkü yeryüzünde hiçbir şey kuytuluklardaki bir çocuğun fark edilmeyen sevgisiyle karşılaştırılamaz; çünkü bu sevgi, yetişkin bir kadının tutkulu ve bilinçaltında hep talep eden aşkının hiçbir zaman olmayacağı kadar umarsız, kendini karşısındakine hizmet etmeye adayan, boyun eğen, hep pusuda yatan ve tutkuyla yoğrulmuş bir sevgidir."

Yorumlar

Popüler Yayınlar