Havva'nın Üç Kızı


Kitap Adı: Havva'nın Üç Kızı
Yazar: Elif Şafak
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 424

Arka Kapak;

İnanca, inançsızlığa, arayışa, farklı kadınlara ve aşka dair baş döndürücü bir yolculuk... Ben ne annem gibi dindarım, ne babam gibi kâinatın, beş duyumla kavradığım şeylerden ibaret olduğuna kaniyim. Öyleyse ben neredeyim? Ne mutlak dindarlığa, ne de mutlak akılcılığa dahil olmak isteyenler için bir başka yaklaşım, yeni bir varoluş şekli yok mu acaba? Bir üçüncü yol mesela? Kim bilir?

Şirin, Mona ve Peri… Günahkâr, İnanan ve Şaşkın. Münkir, Mümin ve Mütereddit… Böylesine farklı üç genç kadın nasıl bir araya gelebilir? Arkadaş olabilirler mi sahi? Hatta kız kardeş? 

Tanrı, bilim, kimlik, aidiyet, Doğu-Batı tartışmalarının tam ortasında hiç kimselere benzemeyen, karizmatik bir adam, sarsıcı bir skandal ve sıra dışı bir aşk... yarım kalan... seneler sonra yeniden canlanan...

Elif Şafak büyüleyici dili ve sağlam olay örgüsüyle inanca, inançsızlığa, arayışa, farklı kadınlara ve aşka dair baş döndürücü bir yolculuğa çıkarıyor bizleri. 

Havva'nın Üç Kızı Türkiye ile Avrupa, dün ve bugün arasında gidip gelen güncel bir hikâye anlatıyor. 

Yüzyılımızın en çok tartışılacak konularından birini kışkırtıcı kahramanlar aracılığıyla ele alan, temposu hiç düşmeyen, kolay kolay unutamayacağınız bir roman.

(Tanıtım Bülteninden)



Kitap Hakkındaki Yorumum;

Ne yani bu kadar popüler kitabı sevmemek olur mu? Herkes okuyor gibi bir takım kalıp düşüncelerden sıyrılmak lazım. !
Konusunu kısaca anlatacağım. Ana karakter Peri aile içerinde hep ikilemde büyümüş annesi muhafazakar babası daha farklı. Peri üniversiteyi okumak için Oxford'a gidiyor ve bir takım olaylar yaşıyor. Kitap başlarken 2016 yılında üç çocuk annesi Peri'yi görüyoruz. 2000 yılında üniversite yaşamını anlatıyor Şirin ve Mona'yı da bir güzel anlatıyor. Ve Azur'u unutmamak lazım.Konu kısmını kısa geçmek istiyorum çünkü sevdiğim sevmediğim özelliklerini yazmak istiyorum. 
Ben kitabı sevmedim. Sevemedim. 
Öncelikle sevdiğim kısımları söyleyeyim. 2000-2002 yılları arası oldukça keyifliydi. Ve kitap 2. Bölümden sonra akıcı gibiydi. Bu kadar. Şimdi sıra sevmediklerimde...
Birinci olarak ilk bölüm o kadar sıkıcıydı ki yaklaşık 13 kez kitabı bırakmayı düşündüm. Sonra ana karakter Peri tüm nefretimi kazanan karakter oldu. Bir insan bu kadar mı mantıksız olur. Ana karakter keşke Azur olsaydı. Kitap kurgu evet ancak basma kalıp yargılar adeta Paleolitik Çağdan kalmaydı. 2016 yılında bu kadar yargı abartı geldi. Ve fazla ütopik! Tek bir tarafın penceresinden baktığı için okurken keşke başlamasaydım diye düşündüm. Son olarakta evet başları monotondu ancak 2. bölüm ile birlikte tempo yükseldi ve keyif vermeye başladı derken cumburlop bir son? Ne muğlak bir son Allah aşkına. Peri'nin aldığı karar ve kitabın konu beni tatmin etmedi ve biraz saçma buldum. Okuduktan sonra da mutlu yüz ifademi takınmadığım için sevemedim. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar