Mavi Köpeğin Gözleri


Kitap AdıMavi Köpeğin Gözleri
Yazar: Gabriel Garcia Marquez
Yayınevi:  Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 128
Puan: 2.5-3/5


Arka Kapak;


"Görünmez bir güneş omuzlarımızı ısıtmaya başladı. Ama güneşin varlığı bile ilgimizi çekmiyordu. Mesafe, zaman ve yön kavramımızı kaybetmiş halde orada, nerede olduğunu bilmediğimiz bir yerde oturduk. Yanımızdan birçok ses geçti. 'Çulluklar gözlerimizi oydu,' dedik. Seslerden biriyse şöyle dedi: 'Bunlar gazeteleri fazla ciddiye almışlar.' Sesler ortadan kayboldu. Bizse öylece, omuz omuza oturmaya devam ettik." 
Rüyalar, kazalar, pişmanlıklar, inanç, özlem ve ölüm... 
Büyülü gerçekliğin gizemli ve puslu atmosferlerle buluştuğu bu öykülerde Gabriel García Márquez, yatalak bir genç adam, kedisinin bedenine girmek isteyen bir kadın, evladının ölümünün yaraladığı bir anne, ikizi ölen bir kardeş, gözleri çulluklar tarafından oyulan üç adam, kurbanını sabırla bekleyen ölüm meleği gibi birbirinden çok farklı kurgusal ve mitolojik kahramanlara gönderme yapan kişiliklerin, bedensel ve düşünsel hassasiyet anlarını anlatıyor.
Yazarın ilk eserlerini barındıran Mavi Köpeğin Gözleri, Márquez'in 1947-1955 yılları arasında yazdığı on iki öyküden oluşuyor. Kitap, tarzı, temaları, karakterleri ve bilhassa yazarın "Yüzyıllık Yalnızlık'a değişmem," dediği "Çullukların Gecesi" öyküsüyle bir Márquez şenliği.




Kitap Hakkındaki Yorumum



Marquez'in 1947-1955 yıllarını kapsayan kitabı, on iki öyküden oluşuyor. İlk hikaye olan Üçüncü Teslimiyet dışında hiç birini sevmedim. Çok fazla sıkıldım, boğuldum. Son sayfalarına kadar bir dönemeç bekledim ama yok. Bitirdikten sonra da ruhumu sıktı. Kitapta yer alan betimlemeler oldukça kaliteli ama kitabı genel olarak sevmedim ben, olmadı sevemedim.
Konu sürekli ölüm olduğu için şahsen beni karamsarlığa sürükledi. Belki de ruh halim kitabı okumaya uygun değildi, bilemiyorum.
Ölümü öylesine kabullenmişti ki hayatta olsa bile teslimiyetten ölecekti. (Üçüncü Teslimiyet)
Hikayelerin konusu birbirinden farklı olduğu için en beğendiğimden bahsetmek istiyorum. Üçüncü Teslimiyet; yatalak olan bir oğul, ölüden farksız. Annesi oğlu için bir tabut hazırlatıyor. Genç orda yatıyor. Hiç bir şekilde kımıldayamıyor. Bu genç hastalığı başlayınca yani ilk öldüğünde 7 yaşında. Zaman akıp gidiyor Ve 25 yaşına geliyor. Değişen hiç bir şey yok. 7 yaşındayken annesi ona yetişkin tabutu yaptırıyor çünkü büyüyecek ama hiç bir zaman iyileşmeyecek.Farelerin kendisini kemirmesene engel olamayan genç zaten yaşadığını da düşünmüyor. Kendisini adeta ölü kabul ediyor. Daha sonra ise ölü olup olmadığını ayırt edemez duruma geliyor. İçinde sadece korku var.😐 Daha sonra ki hikayelerde ise; kedisinin bedenine girmek isteyen bir kadın, çulluklar tarafından gözleri oyulan adamlar, her zaman saat altı da gelen bir kadın... Ölüm etrafında dönüp duran 12 hikaye.

Yorumlar

Popüler Yayınlar